![]() |
Kışın tamamını hastalıkla geçirenlerin sayısı da her geçen yıl artıyor :-( Zihnimin saklı gizli köşelerinde, içinde bulunduğum zamana uyumlu hatıralar sabırla bekliyor çoğu zaman. Çocukluk çağımda hep duyardım; bir kışa girerken bir de kıştan çıkarken hasta olmak sağlık belirtisidir, diye. O yüzden bu şekilde yaşadığım soğuk algınlıklarımıza çok fazla üzülmem. Hatta tadını çıkarmaya çalışırım. Hayatımızı yavaşlatabildiğim, bol okumalı istirahat günleridir benim için. 'Durmadan göremezsin' düsturunca, durur ve görmeye çalışırım yaşadıklarımdaki manayı.. Çok şükür..
Kendimle ilgili mevsimsel hastalıklarda bu kadar rahatken aile efradımda aynı şey söz konusu değil tabii ki. Yol arkadaşım ya da çocuklarım hastalandığında türlü türlü uyguladığım çareleri burada ve burada anlatmıştım. Bu yazı onların devamı niteliğinde olacak. Güncelleme yapmakla yetinemeyeceğim kadar yeni tecrübelerim var çünkü :-)
Öncelikle belirteyim ki; evimize market ürünü -zaruri olanlar hariç- haftada bir veya iki defa girer, bu kaçamakların da telafisi olarak haftada bir gün ailecek hurma diyeti yaparız. Ayrıca, evde yapılabilecek ne varsa hazırlamaya çalışır, ulaşabildiğimiz kadar gerçek gıdaya ulaşmaya çalışırız. Ulaşamadığımız noktada ise 'onu da yemeyelim' diyebiliriz. Bütün bu sebeplerle aile fertlerimizin bağışıklığının baskılanmadığını, öğün atlamanın bir suç teşkil etmeyip az yemenin teşvik edildiğini de vurgulamak isterim. Yine yazılanlar tamamen şahsi tecrübelerim ya da güvendiğim diğer bilgi kaynaklarından öğrendiklerimle sınırlıdır. Ev tıbbı konusunda kıyısından köşesinden aldığım eğitimler aileme faydalı olabilmek adınadır...
![]() |
Bal... Hastalıklarda en iyi silah...
|
Kızçe iki hafta kadar önce bir sabah ateşlenmeye başladı ve bütün keyfimiz de onunkiyle birlikte uçtu gitti. Yine yağlarımız evin muhtelif yerlerinde arz-ı endam etmeye başladı. Başka bir yazıda ayrıntılı olarak bahsetmek istediğim 'Gerçek Tıbbın İzinde' kitabı tekrar elimden düşmeme payesine kavuştu. Tecrübelerimle sabittir ki; hastanın iştahını kesilmesi büyük bir hikmet. İştahsız hastaya zorla bir şeyler yedirmek istifra etmesinden başka bir işe daha yarıyor; bütün enerjisini iyileşmeye harcamak isteyen metabolizmaya ilave yük bindirmek! Böylece iyileşme süreci uzuyor da uzuyor.
![]() |
Çörek otu ve yağı. |
Güncelleme: Ayrıca taze demlenmiş adaçayından her sabah ve akşam 3 tatlı kaşığı içirdik.
![]() |
Ayşenur Atmaca'nın soğan tasarımı.. |
Buna ilaveten mikroplarla mücadele halindeki hasta vücudun yükselen ateşinde metabolik sistemin destekçisi olmak için bol sıvı tüketmesi gerekeceği için de sadece sirkencubin (bal-ılık su- ev sirkesi karışımı) ve sade su içirdik. Su içmeye direndiği için suyu da ballı veya pekmezli içirebildik.
Akşamları ayaklarının altına bir damla (ikisine toplam bir damla) kekik yağı sürdük. Ateşli olduğu zaman en çok endişe duyduğumda sormabulmadunyası daki ateşle ilgili yazıları okudum ve bu benim daha sakin kalabilmemi sağladı.
![]() |
Hiçbir katı gıda almayan kızçe tabii ki 7 gün boyunca kakasını da yapamadı. Bağırsakları boşalsa ateşle daha rahat mücadele edebileceğini bildiğim için müsil etkisi yapan fitilden bile kullandım. Kuru inciri suda pişirip ılıyınca suyunu da içirdim. Ama bir türlü yapamadı. Ben de 6. gün İbrahim Saraçoğlu' nun tavsiye ettiği yoğurt kürünü uyguladım. Evde hazırladığım yoğurdun suyunu süzdüm ve sabah akşam üç-dört tatlı kaşığı içirdim. Çok şükür üçüncü seferde tuvalete gidebildi.
![]() |
Mutfağımızın ve aslında evimizin vazgeçilmezi; sirkeler.. |
Bağırsaklarını boşaltınca yemeğe karşı tamamen ilgisiz tavrı değişti, bir iki kaşık tadına bakmaya, sevdiği şeylerden az yemeye başladı. Ama diyebilirim ki, ilk üç gün 'Gerçek Tıp' kitabında tavsiye edilen tedaviyi faydasını görerek uyguladık Allah'a şükür. Sonrasında 7 gün boyunca hemen hiçbir şey yemedi. Sonra yavaş yavaş kendi istedikçe yeniden yemeye başladı. ( 4. günden itibaren ise günde bir bardak tarçınlı bozayı yaladı yuttu. Ama sadece bu kadar..)
Allah'ın insan vücudunda kurduğu denge öyle muazzam ki, eğer herhangi bir sebeple bozmamışsak vücut kendi kendini iyileştirmek için 'transformatör ' ünü devreye sokuyor. Sabretmek, tedbiri ihmal etmeden Allah'a sığınmak yegane tedavi metodu olabilir. Hamd olsun...
![]() |
Boza.. |
Transformatör kavramını, immunil sistem-son noktaya kadar direnç geliştirme anlamında Safiye Erol'un Ciğerdelen kitabında okudum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder