2 Temmuz 2014 Çarşamba

Kandıra-Kefken-Kumcağız Gezimiz...


Bu sene kuzençeler dedeleri ve anneanneleriyle tatil yapmakta kararlıydılar. Dedelerinin tatil programı babalarınkiyle uyuşunca hep birlikte Batı Karadeniz'e doğru yola çıktık...



Yol boyunca heyecandan yerlerinde duramadılar, 'ne zaman geleceğiz, ne kadar kaldııııı???' sorularını saymıyorum bile. Ben bol bol fotoğraf çekerken sonu gelmez soru ve sızlanmalarına cevap verme işini bu torunların sahiplerine bıraktım :-))


Burası kaldığımız evin dışarıdan görünümü. Çok geniş olmasa da çocuklara vişnenin ağaçta yetiştiğini öğreten irili ufaklı ağaçları, gerçekten kokan gülleri, rengarenk çiçekleriyle bizi memnun etmeye fazlasıyla yetti çok şükür..


Biraz yorgunluğumuzu atalım, biraz dinlenip kendimize gelelim gibi hayallerimiz vardı. Gider gitmez 'ne zaman denize gideceğiz' beklentilerine uçurtma uçurmakla virgül koyduk. Daha doğrusu biz öyle zannettik çünkü ben dedeleriyle uçurtma uçurtmalarının fotoğraflarını çekip mutlu mutlu eve dönmüştüm...


Yine de deniz kıyısında uçurma uçurup da içine girmeden rahat edemeyeceklerini tahmin ederek mayolarını götürdüm ki....... Aşağıdaki resimdeki sahneyle karşılaştım. Halbuki anneannesi beni sıkı sıkıya tembihliyordu evden çıkarken; aman öğlen uykularını uyusunlar, aman yemeklerini yesinler, güneş geçsin vs. ama ben mayolarını yetiştirene kadar olan olmuştu.. :-))


Gerçi ayakkabıları ve bütün kıyafetleriyle denize girmelerini saymazsak, ki ben gelene kadar dedesi en azından ıslak kıyafetlerini çıkartmalarını sağlamıştı, bu özgürlükleri benim hoşuma gitti. Sanki o beldenin mukimlerindenmiş gibi, sanki okulu kırıp iç çamaşırlarıyla denize atlamışlar gibi...


Maksat eğlenmekse mekanda sınır tanımayız değil mi... Aslında bu ortamın faturası hem zihin hem beden yorgunluğu olarak bana pahalıya mal oldu. Ama kuzençeler farklı tecrübeler yaşadı, güzel hatıraları kaldı.. 


Ertesi gün denize sabahtan girdiler. Kumcağız sahili çocuklar için çok elverişli. Hem sahili hem denizin dibi kum. Hiç taş yok diyebiliriz. Neredeyse on metre gidildiğinde bile bizim oğulçenin boyunu aşmıyordu derinlik.
Bu sayede biz de rahat rahat kıyıda oturabildik, onlar havuz yapıp içinden çıkmadılar. Hatta sahildeki diğer çocuklar için de cazibe alanı oluşturdular kendi çaplarında :-)) Herkes havuzu doldurmak için seferber oldu fakat tadını en çok bizim oğulçe çıkardı :-)


 Tatil için gelenlere piknik için tarif edilen' pempe kayalar' dedikleri yere bir akşam üstü biz de gittik. Kayaların nasıl pembe olduklarıyla ilgili anlamlı bir bilgiye ulaşamasak da manzara çok güzeldi. 


Her taraf kayalık olduğu ve kızçenin hareket programında iki ayağının aynı anda birbirine paralel durması gibi bir şey olmadığı için ya benim kucağımda ya babasının omuzlarında durmak zorunda kaldı. Yine de nasıl olduğunu anlayamadığımız bir şekilde kendimizi ara ara onun peşinden koşar halde bulduk :-)



Acılar içindeki üç bilmişler... Aslında fotoğrafın çekildiği anda güneş yanıkları sebebiyle hepsinin derece derece ağrıları vardı ama merak duyguları sayesinde acıları keşfetmelerine, eğlenmelerine mani olamadı. Bu pikniğin gecesinde hepsi de acıdan uyuyamadılar.. Oğulçe bir ara 'neden tatile geldik kiiiii.....' diye bağırıyordu. 


Kayalıklardan gün batımı...
 Fotoğrafların tarihlerine bakmayın. Benim makinemin şarj aletini bulamadığımız için babamınkini ödünç aldım ama onun da tarih ayarını yapamadım.

Kumcağız'a ulaşım çok rahat. Şahsi arabayla gidilecekse daha da rahat ama Harem'den de Otogar'dan da Gürkan firmasıyla direk Kandıra'ya ve bazı saatlerde Kumcağız'a ulaşım var. İstanbul'a yaklaşık 150 km. mesafede. Biz denize yürüyüş mesafesinde ev kiralayıp yeme içme işlerini de üstlendik ama butik otel seçeneği de var.
Ayrıca market, pazar, kasap, eczane vs. imkanları da var. Kumsalı turistik olsa da çok yakınında sürekli yaşanılan bir kasaba olması her türlü kolaylığı barındırıyordu bizce.
Gitmek isteyenlere tavsiye ederiz....





2 yorum:

  1. Oooooo..! Maşallah! Darısı başımıza! Çok hoşmuş buralar, güzel geçmiş tatil anlaşılan. Ha bu arada Türk Dil Kurumunda işe mi başladın? Yeni kelimeler türetiyorsun, kuzençe, kemençe hi hi hi..

    YanıtlaSil
  2. Evet çok güzeldi gerçekten. İnşallah siz de daha güzel zaman ve mekanlarda tatil yaparsınız. Bir yanımız Trakyalı olunca 'çe' takısı normalleşti hayatımızda...

    YanıtlaSil