7 Ekim 2015 Çarşamba

Gönlün Sığdığı Yere Gövde Sığmaz mı... Oğulçemin 7 yaş doğum günü!



Canım oğlum 6 Ekim'de yani dün 7 yaşını doldurdu. Onunla iletişimimiz ipte cambazlık yapmak, ıslak elde kaydırmadan sabun tutmak, ağzında kaşıkla düşürmeden yumurta taşımak vb. beceriler gerektiriyor. Kendisi hali hazırda gülerken aslında ağlayan, iç dünyasının derinliğini kimselere belli etmeyen, ne zaman neye kafasını takar da içine atar tahmin edilmeyen bir şahsiyete sahip. Bu sebeple ilk göz ağrımla yaşadığımız çekişmelerde kim yoran kim yorulan belli olmuyor genelde. Çocuk meçhuldur diyen büyüklerimin ellerinden öpüyor ve dua bekliyorum :-)
Şimdiye kadar hiçbir doğum gününü atlamadan kutladık. Hem ailecek hem o anda hangi cemiyetteysek onlarla, tadını çıkararak.. Ve fakat oğulçe açısından sanırım hiçbiri böyle dolu dolu olmadı. Muhakkak hepsi bilincinin bir yerinde 'güzel şeyler' dosyasında saklı duruyordur. Bu seferki idrak makamıydı galiba onun açısından. Bir ay öncesinden doğum gününü doğduğu günde kutlamamızı rica etmişti, öyle yaptık. Fakat bunun bedeli bütün sınıfın okul çıkışında hep birlikte evimize gelmesiydi :-))
Hazırlıklara bir hafta önceden ağır aksak başladık. Davetiyeleri hazırlamamız iki gün sürdü ve ben de soğuk algınlığı yaşayınca adımlarımız milimetrelere düştü. Ama Allah yardım etti ve sayısını zikretmeyeceğim kadar çocuk, sevgili anne-anneanne-babaanneler, komşularım, arkadaşlarım derkeeeennn hatırlı nicelikte misafirlerimi mutlu mesut uğurladık. 
Sayı fazla olunca çeşidi az tuttuk miktarı artırdık. Haşhaşlı nokul, mini pizza, mısır unlu kurabiye, sultan lokumu, arpa şehriye salatası ve pastayla ikramı tamamladık. Ama günün yıldızı tabii ki pastaydı. Diğer tarifleri de başka yazıda vereceğim. Pastayla başlayalım.
Kaynak: mutfak felsefem 

Meyveli yaş pasta tarifi için gerekli olan malzemeler

  • 12 adet oda ısısın da yumurta (muhakkak oda ısısında olsun)
  • 3 su bardağı şeker
  • 3 su bardağı un
  • 3 adet kabartma tozu
  • 3 adet vanilya
(Dikkat ! asıl tarif: 4 yumurta, 1 su bardağı şeker, 1 su bardağı un, 1 vanilya, 1 kabartma tozu. Fakat bu büyük bir pasta olacağı için tarifi 3 kez yapacağız.)

Kreması için:

  • 10 su bardağı süt
  • 12 yemek kaşığı un (tepeleme)
  • 2 yemek kaşığı nişasta
  • 20 yemek kaşığı şeker 
  • 4 yemek kaşığı hindistan cevizi
  • 2 adet iyice yıkanmış portakal veya limon kabuğu rendesi
  • 10 adet muz


Üzeri için:
  • 3 su bardağı süt
  • 1 paket muzlu puding
  • 500 gr. çilek
  • 6 adet kivi
  • 1 paket şeffaf bitkisel jöle
  • 1 paket kedi dili bisküvisi


Önce malzeme listesine sadık kalarak bildiğimiz usülle kekleri 180 C. de yaklaşık 15 dk. (kurutmadan) ayrı ayrı pişirdim. Muhakkak yağlanmış yağlı kağıda kek karışımını döktüm. Kağıt zaten yağlı değil mi ne gerek var demeyin, pandispanyada hiç yağ olmadığı için kağıda yapışma riski çok yüksek. Yağladığım halde kağıdı kekten zor sıyırdım. Pişip de kağıttan sıyırdığım keklerin arasına temiz bir bez koyup üst üste dizdim. Bu kurumalarını engelledi.

Hazır olan keki temiz bir bez üzerine ters çevirdim. 


Kağıdı dikkatli ve yavaş sıyırma adımı da önemli, acele edince kağıt yırtılıyor, keke yapışıp kalıyor vs. 



Kremamı malzeme listesine göre pişirdim. Ama yapılacak o kadar çok iş vardı ki kendimce yaptığım planlamada kremayı hazırlarken acele etmişim. Pastanın katlarının arasına sürme vakti gelene kadar oldukça katılaşmıştı. Biraz süt ilave ederek blenderdan geçirdim, kekin ve muzların üzerine olmak üzere toplamda 4 seferde sürmüş oldum. En üste de muzlu pudingi suyla pişirip sıvadım. Böylece daha şeffaf, jölemsi bir kaplama oldu. Kedi dili bisküvileri ikiye kestim. Herbir parçanın şekersiz yüzünü önce pudinge bulayıp sonra pastanın kenarlarına yapıştırdım. Granül süsleme çikolatalarıyla da süsleme işini tamamladım. 
Not; Pandispanyaları ıslatmaya gerek kalmıyor.

Bu ölçü 50 kişilik. Ama sanırım biz daha çok dilim çıkardık :-)



Soframız oldukça mütevaziydi. Burada arpa şehriye salatası eksik. Fotoğraf çekmeye yetiştiremedim.


Bu sofra da çocuk misafirlerimiz içindi. Sandale kavgası olmasın diye bütün sandalyeleri balkona çıkardık. Yere sofra bezleri serdik. Şen şakrak, döke saça, güle oynaya yediler çok şükür.
Sağ olsunlar bütün arkadaşları eli dolu gelmişler. Oğulçenin hediye paketlerine yaklaşımı çok komikti; eline verilen paketi şöyle bir yokluyor, yumuşakçalardansa (giysi) hoooppp arkasına atıyor, sıradakini yokluyor. Taaa ki oyuncak vs. bulana kadar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder