Daha önce farklı sebeplerle bahsettiğim terapi mekanlarım vardır benim çok şükür. Öğrencilik yıllarımın Beyazıt safhasında en zevk aldığım şey Beyazıt'tan Sultanahmet'e uzanan Yeniçeri Caddesi'ni yürüyerek geçerken oradaki çeşitli Vakıf'lardan gelen klasik müzik seslerini dinlemekti. Bu bazen 'Köprüler' olurdu bazen 'Niyazi Sayın' bazen de 'İncesaz'.
Dün alakasız bir sebeple oğulçe ve kızçeyi dedelerinin nezaretine bıkarıp oralara tekrar gitme imkanı bulunca Vakfın kitap satış yerine uğramadan geçemedim. İncesaz'ın Geçsin Günler albümü alarak çıktım ve Çorlulu Alipaşa'da bir elma çayı içerek daldığım hülyadan evime dönüş yolunda uyandım :-)
Aşağıda yazacağım sözler albümden, benim çok hoşuma gitti. Albümü de dinlemenizi tavsiye ederim.
Uyandı mahzun şehir, güneş boyar damları
Küstüler vapurlara deli gönlümün martıları
Beyaz tebeşir kader karartmış tahtaları
Çal kapımı unuttum eski kırgınlıkları
Mabed dünya zifiri karanlıkmış
Senle menekşeler mor odalar aydınlıkmış
İhtiyacımız ince bel iki utangaç bardak
Bir de hafif hafif kaynayan bakır bir çaydanlıkmış
Aşk sarma tütün yürek ister bırakmaya
Ah niyeti yok gözlerimin kapanmaya
Yırt biletleri geç mi kaldık yaşlanmaya
Tut ellerimi, yangın yeri deniz derya
Uyandı mahzun şehir, güneş boyar damları
Küstüler vapurlara deli gönlümün martıları
Beyaz tebeşir kader karartmış tahtaları
Yazar mıyız yeniden kopan yırtılan sayfaları...
Söz; Mustafa Cem Pehlivan
Müzik; Murat Aydemir
Sözler çok güzel menekşeler ve çay.........
YanıtlaSilEvet Fatma, bizi nasıl sardı bu albüm...
YanıtlaSil