12 Şubat 2014 Çarşamba

Merhaba...


Hayatın yaşanmışlıklarına dair paylaşılmaya değer anlara iz düşürmek için merhaba...

    2008 yılında oğlum dünyaya gelene kadar mutfağıma yabancıydım. Annemden gördüklerim vardı elbet ama bildiklerimi uygulamakta tembel davranıyordum. Paşam dünyaya gelip de en masum halleriyle savunmasızlığını gösterince ne büyük bir sorumluluk aldığımı fark etmeye başladım. Belki de dünyaya yön verecek insan şu anda benim ellerimde yoğrulmayı bekliyor diye düşünüp araştırmaya, okumaya, eğitimler almaya ve bütün bunların yanında büyüklerimin tecrübelerini can kulağıyla dinlemeye başladım. Doğan Cüceloğlu" nun dediği gibi can gözüyle görmek, can kulağıyla dinlemek lazımmış gerçekten şu hayatı.. 
    Paşamın yoğurdunu evde mayalamakla başladığım mutfak serüvenim, ekmeğimi evde pişirmek, kefirimi mayalamak vs bir sürü kalemle zenginleşerek devam etti. Anne olmadan önce gerçeği aramaya giden yolun sadece kitaplar olduğuna inanırdım. Şimdi sıcacık bir yuvanın mis kokan mutfağının da, sadece çocuk odasında değil evin her yerinde oynayan çocuklarımın da, ulaşılmaz raflarda tozlanmayıp evimin her köşesinde her an okunmayı bekleyen kitaplarımın da yolumun yoldaşı olduğuna bütün kalbimle inanıyorum.
    İstiyorum ki ben yazayım, sizler tanık olun. Benim gibi düşünmeseniz bile sayfama uğrayıp paylaşımda bulunan herkese merhaba...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder