22 Şubat 2014 Cumartesi

Artan yemekleri dönüştürüp tüketmek, tükettirmek-1

Bu konuda çok tecrübeli hanımların olduğunu tahmin edebiliyorum. Ben de nacizane aklıma gelenleri sizlerle paylaşacağım.
Yemeklerin, ekmeklerin, gıda hammaddelerinin, kısacası mutfağa dair hiçbir şeyin ziyan edilmesine dayanamıyorum. Bu konuda çok kafa yormam gerekiyor çünkü evimde iki küçük çocuk, mesaisi rutin olmayan bir eş ve aynı şeyleri tüketmeyi sevmeyen bir kadın kişisi var. Ben aynı yemeyi her seferinde aynı usulle yapmayı sevmem. Mesela kuru fasülye bile pişirsem bir seferinde pastırma koyuyorsam birinde sucuk, birinde sade, birinde et, birinde havuç, birinde nane ekleyerek pişiririm. Hayatta da renkli, hareketli, değişken ama uyumlu olmayı sevişim mutfağıma da yansıyor galiba.
Şimdi bu yazı dizisinin ilk yazısında sıradan bir tavuğun başına gelenleri aktaracağım. Ne yazık ki fotoğraf yok bu kez.
Biz seri üretim tavuk tüketmiyoruz ailecek, bu sebeple de gerçeğini bulana kadar satın almıyoruz. Ama bunun için bizim evimizde tavuk iki üç ayda bir mutfağımızı teşrif edebiliyor. Bir köy tavuğunu kasabımıza parçalattım. Evime gelince de kemikli kısımlarını çorbalık-pilavlık için ayırdım ve kalan kısımlarını da kişi sayımıza göre porsiyonlara böldüm. Öğünlük olarak buzdolabı poşetlerine koyup derin dondurucuma kaldırdım. Ben egeliyim ve bizim oralarda et-tavuk-kuş eti, ördek eti bol soğan ve salçalı olarak pasalı kavurma adıyla pişirilir. Annem eti önce yağda hafif kızartır sonra yine aynı tencerede yağın üzerine etleri, halka şeklinde doğranmış bol soğanı ve varsa haşlanmış nohutu ekleyerek pişirir. Tabii en üste bol salça ve toz biber ilavesiyle. Yemek bu haliyle çok beğenilerek tüketilir benim mutfağımda da. Ama bu kez hem yol arkadaşım yemeğe gelemedi hem çocuklarımın o gün pek de tavuk yiyesileri yoktu derken yemeğimizin yarısı ertesi güne kaldı. Ertesi gün sadece tavuk parçalarını alarak yemeğin suyuna biraz daha su ilavesiyle kaynamaya bıraktım. Bu arada tavukları derileri dahil küçük küçük parçalar halinde doğradım. Kaynayan suya ilave ettim. O haliyle biraz daha kaynayınca suyun ölçüsüne göre makarnayı ekledim ve bundan sonrasını normal makarna pişirir gibi (ben makarnayı suyunu çektirerek pişiririm) pişirdim. Altını kapatmaya yakın biraz tuz biraz kekik biraz pul biber ilave ettim. Demlenme süresi de bitince yanına kefirli ayran ve turp ile servis ettim.
Sizin de böyle dönüştürmeleriniz var mı?












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder