6 Şubat 2016 Cumartesi

Gayret Muhabbetten Beslenir... Bebek Battaniyesi..


Evvel zaman içinde... El emeği göz nuruna ilgisi bilgisinden çok bir hanım hanımcık varmış. El işi dergilerini karıştırıp karıştırıp hayaller kurarmış. Kızının koluna altın bilezik takmasını her şeyden üstün gören bütün anneler gibi onun annesi de; " aman kızım, sen derslerine çalış, bu meraklarını okul bitimine sakla" dermiş. Fakat her öğretim yılının sonunda uzuuunnn bir yaz tatili olduğunu da unutmazmış. Vakit çok imkan azmış. Sıcak yaz günlerinde iki kız ile sabahtan akşama kadar yapılacak işler belliymiş ve sonu çabucak gelirmiş. Ol sebepten meraklı olanı yaz tatillerini el işi yaparak ve kitap okuyarak geçirirmiş. Böylece hanım hanımcığın bu merakı sönmek zorunda kalmamış ama serpilmek için de uygun zamanı kollamış. 


Zaman geçmiş, bitmesi gereken okullar bitmiş. Yetmemiş yenileri de bitmiş. Onlar da yetmemiş, okuma hevesi dallanıp budaklanmış. Öğrenme yolculuğu sadece kağıt okumaktan sıyrılıp hayatın kendisini okumaya doğru kayıncaaaa, bu hanımcık hem el işini hem çocuklarını işler olmuş. Etrafındaki yaş hanesi büyüyüp ruhu küçük kalan, tecrübe edinme yollarını tıkadığı için çektikleri yanına kar kalan insanları görüp görüp şaşıran hanımcık, bir gün kendisinin de o insanlar gibi olmasından korktukça korkmuş. Bir gün kendi kendine karar vermiş; başına gelsin gelmesin; okuduğu-dinlediği hatta seyrettiği her hadiseden ibret almalı, olayın aktörleri yerine kendini koymalı ve böylece sadece maruz kaldıklarıyla değil başkalarının deneyimleriyle de olgunlaşabilmeliymiş. Bunun ruhunu ne denli yorup yıpratacağını, başına gelmeyen felaketlerden bile enkaz halinde çıkacağını bilemezmiş o zamanlar. 



Çok yorulduğu için de, sevdiklerine onlara mahsus hatıralar verebilmek için de sığındığı yegane meşguliyet el işi olmuş yine. Kimi kadrini bilmiş bu hediyelerin, kimi için örülenler ise fotoğraflarda kalmış sadece. Olsunmuş, sonuca odaklanmaktan daha kıymetliymiş süreçte yaşananlar.. 
Muhabbetini taze tutmayı başarabildiklerine, nasipleri miktarınca gayrete devam edecekmiş..

x                                                                 x                                                                  x

Oğulçe;
-Anne.. Sanırım ben bu şehre alışamayacağım... :-/
-!!! ???
-Ben bir sürü farklı şeyleri olan bir şehrin çocuğuyum.
- Haklısın, alışmak zorunda değilsin birtanem. Kendini zorlama..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder