3 Mayıs 2015 Pazar

Ben Bugün Beyaz Kelebek Gördüm Anne...

Hep mi böyle olur, diye kendi kendime söylenmeden edemiyorum. İnsan zihni ilginç; çocuklukta ve gençlikte düşünceler hep geleceğe dair duraklara uğrarken, orta yaştan itibaren çocukluğunu ve gençliğini temaşaya başlıyor.. 



Saksılarımıza ektiğimiz tohumlardan ümidimiz kalmayınca
çareyi çiçek serasında aradık. On bir ay çiçeklerim.

Henüz çocukken, mevsimleri sokakta oynama, kısa kollu kıyafetler giyme ve en çok da dondurma yeme üzerinden anlamlandırırken, öyle geçip giderken günler, annem ansızın 'bakın beyaz kelebek, baharın müjdecisi!' derdi. 


Fesleğen, aslan ağzı ve şeker çiçeği.


Mart ayının gelmesiyle birlikte hemen her sabah babaannem rahmetli ve annem arasında geçen cemre (önce toprağa, sonra havaya, nihayetinde suya mı düşerdi?) sohbeti bu beyaz kelebeğin pencere önlerinde arz-ı endam edişiyle noktalanır ve bahar gelirdi gerçekten.

Mine çiçekleri ve fideye dönmüş nergisler.

Aralık ayında oğulçeyle birlikte ektiğimiz çiçek soğanları, toprağa serptiğimiz tohumlar filizlendikçe, bizim hanemize bahar gelmeye başlamıştı zaten. Oğulçe yetişmekte olanları sularken kızçe gidip gidip öpüyordu onları. Yolda gördüğü pek çok ağaca 'benim' diyerek sarılıp öpmesindense evimizdekilere rağbet etmesine çalıştık ve başardık galiba.

Yıldız ve mine çiçekleri.

Fakat bütün çocuklar gibi bizimkiler de etraflarında neyi görürlerse onunla meşgul olmayı tercih ettiklerinden, mutlu olmayı öğrendiklerinden, benim başlarında olmadığım her fırsatı ustaca değerlendirerek, tabiatları mucibince bahçıvanlık yapmak hevesindeler :-)


Şakayık(tı).

Hadiseler sadece yere dökülen biraz toprak, budanan bir kaç yaprak ile sınırlansa yine gıkım çıkmazdı ammmaaa, taa bilmem nerelerden zor zahmet taşıdığım, sabahları öpüp okşadığım, gülleri olgunlaştıkça derip vazoma koyduğum ve kahvaltı masamızı süsleyen canım şakayıkımı kele çevirmeyecekleri :-(
-Oğlummmm!!!! ne yaptın?
-Budadıııımmmm,,
-Niye!
-Bahçe toprağına gübre olsunlar diye, hi hi hi....


Ateş çiçekleri ve çilek fideleri.

E peki bu durumda ne yapmak lazım, çocuklar çiçek böcekten soğumasın, toprakla ünsiyetini kesmesin, ekim dikim işlerine dair zihinlerinde olumsuz hatıralar canlanmasın diyerekkkkk, 'bir daha sakın yapma' sözünden gayrısı yutulur..


Çünkü benzer bir hatayı, çoooookkkk yaş almış, ama o yaşa kadar da çiçek-toprak alakasını üstün körü kurmuş anneleri de daha iki hafta önce yapmıştır. 'Bu sümbüller de soldu zaten, toprakta yer işgal etmesinler, sökeyim' düşüncesiyle soğanlarımı bir güzel söktüm topraktan. 

Sardunya, mum çiçeği, mor karanfil, beyaz karanfil. Ama bu sabah sararan yapraklarından dolayı
mor karanfilimi tamamen budadım. Onu yerinde sıraktım ve sardunyayı başka saksıya alıp
onun yerine iki renkli başka bir kanafil ektim.

Sonradan soğanları seneye kadar saklayabilir miyim, diye merak edip bir zahmet araştırınca, yapraklar tamamen sararmadan (çünkü yapraklar kökü-soğanı beslermiş) çiçek soğanlarının topraktan sökülmeyeceğini öğrendiğimde artık çok geçti. Ben de havadar bir yerde iyice kuruyana kadar bekletip sonra soğanlarını temizleyip kaldıracağım bakalım.

Çiçekleri patlamaya başlayan yılbaşı çiçeğim.

Evde iç-dış mekan süs bitkisi olarak çiçeklerle uğraşmayı çok sevsem de bu emeğimin sürdürülebilir bir iş üzerine olmasını yeğlerim. Evet, rengarenk çiçeklerle meşguliyet her manada iyi gelir insana fakat bu sene satın aldığım çiçeğimin mevsimi geçerken hatıra olarak tohumlarını-soğanını bırakması, bir sonraki ekim-dikim zamanına gelince de elimdeki kaynakları kullanmak zevkimin derecesini artırır şüphesiz. 

Aralık ayında soğanlarını diktiğimiz üzüm sümbüller nihayet nazlanmayı bıraktı.

Her çiçeğin, her mevsimin hikayesi olmalı insanın zihninde... Sonbahar renklerin binbir tonunu sunarken, ilk bahar hayat neşesini uyandırmalı. Bütün kitaplardan önce tabiat kitabını, kainat kitabını okuyabilsek.. Hangi kuş nasıl öter, hangi çiçek ne zaman açar? Her tür ağacın başka başka yaprağından önce aynı ağacın her yaprağının farklılığı görebilsek.. Yağmur damlaları ve hatta kar taneleri gibi. Hangi rüzgan nereden eser? Hangi yıldız mihmandardır? Rumi takvimde senenin belli bir ayının ilk 12 gününün havasını harfiyyen kaydedip sonra gelecek bir senenin aylık hava tahmini yapan ferasetli dimağlar nerede?

Ailemizdeki 3,5 yaşını dolruna orkidem. O da bu şehri ve evi sevdi :-)
Coşturan filan vermeden kendi coştu.

Hangi meyve bol olursa kış çetin geçer, bildiğimiz için bile kendimi şanslı hissettiğimiz günlerdeyiz halbuki :-( Bu kadar boş, böyle anlamsız, bu derece amaçsız olmamalı insan. İlla ki okumalı.. Bazen bir filmi bile okumak eylemi ile seyretmeli.. 

Yerdekiler sebze-yeşillik, sol yukarıdakiler de fidelerin ayrılmış hali.

İbret alma cevherimiz var bizim. Mayamızda var öğrencilik. Ve zaten değil mi ki; öğrenciliği bitenin öğretmenliği de biter..
Anne... Çok şükür ben de artık beyaz kelebekle baharı müjdeliyorum çocuklarıma...

2 yorum:

  1. Annesi bence bir daha yapma sakın demek yerine ona doğru budamayı anlatmalı ve birlikte gerçek bir budama yapmalı...Biz anneler bazen manzara karşısında donup kalıyoruz ve doğru tepkileri veremiyoruz.Ama olan olmuş giden gitmiş yapacak bir şey yoksa sakin olup o olayı öğrenme cümbüşüne çevirmeliyiz. Duvarı boydan boya boyayan kuzuma resmin çok güzel olmuş ama bu ev bizim değil duvarları boyamamalısın dediğimde hiçbir şey anlamamış gibiydi ama hiçbir an kaybolmadığı için bu an da bir dua olmuştur belki kim bilir...Keşke hep sakin bir anne olabilsem.Ne güzel evlatlarınıza öyle büyük bir zenginlik aşılıyorsunuz ki çiçek yetiştirerek...Açan her çiçek Rab'den bir hediye sanki..."Beni bu kadar güzel yaratan bir Allah var." diyor sanki...Sevgiyle kalın...Güzel yürekli kadınlar,güzel çocuklar yetiştirsin...Sevgi çoğalıp çoğalıp hepimizi sarsın...

    YanıtlaSil
  2. Evet, zaten budamayı hep birlikte yapıyorduk ve hatta oğulçe yapıyordu. Ama çocuk bilinci ilginç gerçekten. O anda ne düşündü, neyi idrak etti bilinmez, esti ve öyle yaptı. Giden şakayıklarıma üzülsem de bu ünsiyet bana mutluluk veriyor :-) Yorumunuz için teşekkür ederim. Hoş geldiniz.

    YanıtlaSil