29 Ağustos 2016 Pazartesi

Seyyah olmak şu alemde... Dupnisa Mağarası.


Geçtiğimiz hafta sonu kayınvalidem, görümcem H. ve eşi bizi ziyarete geldiler. Çocuklarımın uzun zamandır beklediği bir şeydi. Halalarıyla vakit geçirmeyi, ellerinden yemek yemeyi, oyun oynamayı çok seviyorlar. Bir araya geldiğimiz zamanlarda gezmek de ayrı bir keyif oluyor haliyle. Yaşadığımız şehre misafir oldukları nadir zamanlarda birlikte keşif yapmak için fırsatlar oluşturalım dedik ve bu kez soluğu Dupnisa Mağarası'nda aldık :-)



Doğal hali pek bozulmamış orman-mesire yeri yolları tahmin edileceği gibi zahmetli oluyor. Darlığı, virajlı olması vs.. pek çok sebeple asgari hızla yolculuk yapmak arabadaki miniklerin sabır taşını çatlatmak için yeterli. Her ne kadar seyahat esnasında acele etmeyi sevmiyorsam, gördüklerimin, duyduğum koku ve seslerin tadını çıkarmaya tutkulu olsam da çocuklardan bunu beklemek haksızlık olabilir. Bu nedenle başlarken daha bütün bunları göz önüne almak gerekiyor. 

Mağaranın girişine tırmanma yolu

Çocuklarım o kadar sıkılmış ve bizi de bunaltmışlardı ki bir an önce gideceğimiz yere varmak istediğimizden yolda pek çekim yapamadım. Fakat mağaraya gelmemize sanırım 15 dk. kala kaynak olduğunu tahmin ettiğim bir su birikintisinin içine kurulan masalar ve insanların çoluk çocuk paçaları sıvayıp orada piknik yapması görülmeye değerdi. Bunu mutlaka tecrübe etmek isterim.


Trakya bölgesi büyük ormanlara sahip olmasıyla çok şanslı bence. Her tarafı saran yeşil tonları ruha şifa ve Karadenizli bir arkadaşımın hatırlatmasıyla Karadeniz dağları kadar da dik değil. Bu seyahat bende dağcılık sporuna ilgi uyandırdı :-)) Dağ tepe tırmanasım var :-)


İlk girildiğinde mağaranın içi oldukça serin. Girişe kadar sırtınızda yük ve çoluk çocuk peşinde koşturmaktan terlediyseniz (ki bir hayli yokuş çıkmak gerekiyor) mağaraya girer girmez donduğunuzu hissedebilirsiniz. Fakat ilerledikçe hem o nem hem de tırmanmaya devam etmek ısınmanızı sağlayacak. 


Mağaranın içinde yürümeyi kolaylaştıracak asma yol çok dar ve ziyaretçi sayısı fazla olduğu için hem insanlar sabırsızlanıyor hem de bir acele etme güdüsü veriyor. O sebeple sürekli çocuklarıma yavaş olun etrafınıza bakın ikazında bulunmam gerekti. 


Birazcık durup incelediğinizde gördüğünüz şekilleri çok ilginç şeylere benzetebilirsiniz. 


Tırmanma mağaranın pek çok yerinde devam ediyor. Anladığım kadarıyla bir dağın eteğinden başlayan yolculuk ortalarına gelindiğinde mağarayla tepeye kadar devam ediyor.


Yer yer daralan geçitler çocuklar için macera sebebiyken fazla kilolular için eziyete dönüşebiliyor.


Hatırladığım kadarıyla 500 küsur metre sürüyor mağaranın ziyarete açık kısmı. En son gökyüzünü gördüğünüzde hayatınıza bir şükür sebebi daha ekleniyor :-)


Mağaranın çıkışında görevli yaşlı amcayla biraz sohbet edebildik. Anlattığı kadarıyla bu ormanda ayı hariç bütün orman hayvanları varmış. Bu ifade bizim gibi şehir çocuklarını dehşete düşürürken amcanın kendinden emin tavırları oldukça etkileyiciydi. Bir kere daha gördüm ki çok zayıfız. Tabiatla aramızdaki rabıta biz doğmadan kesilmiş. Hayatla olan ilişkimiz belki de bu yüzden pamuk ipliğine bağlı. İnsan ömrü uzadıkça bilgeliğimizi değil naifliğimizi besliyor. 





Burası da aşağı inme yolu. Evet bu merdivenler sayesinde oldukça 'konforlu' bir 'turist' gezisi yaptık, doğru. Halbuki tırmanırken de inerken de toprağa temas etseydik, ayağımız sürtülse de 'yol' a koyulabilseydik bu yolculuk bize çok daha fazla şey hissettirebilirdi belki. Beynimiz daha farklı çalışır, unutulmaz hikayelerimiz olurdu, kim bilir...


Ayrıca basamaklara vermek zorunda olduğumuz dikkatimizi çevremize yöneltmek daha iyi gelebilirdi bize.


Yolun darlığı çok net değil mi? Sürekli ilerlemek zorundasın. Biraz durayım, ormanın havasını içime çekeyim, bu ses hangi kuşun tahmin edelim, dediğin an arkandan gelen homurtuları dinlemek zorundasın. Hayat gibi...


Dokunulmayan köşelerine hayran olduğum...




Mağaradan bağımsız olarak en aşağıda bir meydan var. Etrafında ıvır zıvır satandan tutun yeme içme hizmeti satın alınabilecek küçük küçük yerler var. Bir kaynağın etrafına kurulmuş mesire alanıyla birleşiyor. Eğer yanınızda bir şeyler götürmediyseniz tercih edilebilir fakat biz pişman olduk :-( Dönüş yolunda soda-gazoz-naneli şeker üçlemesinden ayrılamadık. 


Buradaki su oldukça temiz fakat alışkın olmayanların dayanamayacağı kadar soğuk. Çocuklarımı her fırsatta suya girmeye teşvik etmeme rağmen burada tırstık. Yine de ayakkabı-terlik çıktı ayaklardan. Girebildikleri kadar suyun içindelerdi.

Notlar;
Kesinlikle görülmeye değer ve hatta tekrar tekrar gidilesi bir yer bana göre.
Mağara dönemsel olarak ve bakım vs. sebepleriyle kapalı olabiliyor. Gidiş sebebiniz mağara olduğunda internetten açık olup olmadığını öğrenmeniz gerekir.
Giriş ücreti tam 6 indirimli 4 lira.
Tuvaletleri bu kadar ziyaretçi yoğunluğunu kaldıramıyor.
Köfte-ekmek bir daha ihtimal dahilinde bile değil :-(
Bir dahaki sefere sabah erken gidip bir tam günümü buraya ayırmak isterim.
Yanımda çocuklarım için çizme ve ince hırka bulundurmalıyım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder