25 Ağustos 2015 Salı

Balık Biberli Garnitür...


İstanbul'daki bir aylık tatilimiz bitip de evimize döner dönmez ben de kış hazırlıkları için kolları sıvadım. Geçtiğimiz kış türlü vesilelerle bir araya geldiğimiz hanımlardan topladığım tarifleri birer birer uygulamaya başladım. Tariflerden ilki anneanne veli olan Şengül ablama ait. 



Malzemeler; 

5 kg. domates
1/2 kg. balık biber
1 sb. zeytinyağı
1 sb. sirke
Damak tadına göre tuz
1 baş sarımsak




Önceleri domatesleri sıcak suda bekletip kolayca kabuklarını soyar sonra doğrayıp pişmeye bırakırdım ben de. Fakat yıllar geçip ailemiz kalabalıklaştıkça ve ben hazırlıklarımın çeşit ve miktarlarını artırdıkça bu işlere ayırdığım zaman bir hayli uzadı. O yüzden kolayına kaçar oldum ve bu halinden de oldukça memnunum. Domateslerin lekeli yerlerini ve sap kısmını ayıklayıp dörde bölüyorum. Rondoya atıp püre haline gelene kadar makineyi çalıştırıyorum. Tenceremin kapasitesi kadar domatesi hazırladıktan sonra iyice özleşene, fazla suyu buhar olana kadar (kaynamaya başladıktan sonra kısık ateşte yaklaşık 2 saat) kaynatıyorum. 


Sirke, yağ, sarımsak ve limonu ekleyip 5 dk. daha kaynatıyorum. 


Sap kısımlarını (fotoğrafta tamamı ayıklanmamış daha) ayıklayıp kaynayan domateslere ilave ediyorum. Sararana kadar pişiriyorum. Kaynarken kavanozlara paylaştırıp kapaklarını sıkıca kapatıyorum. Bir tepsiye ters çevirip evin en serin yerine, uyumak üzere bırakıyorum. Böylece kapaklar vakumlanmış oluyor ve kavanozdaki gıda bozulmadan uzun süre dayanabiliyor. Tabi bunun için serin ve karanlık yerde saklanması gerekiyor. 


Hazır anneanneyi bulmuşken, hazır uzuuuuunnn bir tatil planlamışken haftada bir gün kızçe ve oğulçeyi evde bırakıp özlediğim ama yapamadığım şeylerin başını çeken kütüphaneye kapanma eylemini gerçekleştirmiş bulunuyorum :-) Bir gün olduğunu bilsem de, yakında tekrar edemeyeceğimin farkında olsam da beni çok rahatlattı diyebilirim. Fakat ilk ayrılışımızda gözyaşlarını koyveren ama beni bir türlü bırakmayan kızçeden ayrılmam çok zor oldu. Oğulçe ise umursamaz görünüyordu. İkinci hafta roller değişti. Üçüncü hafta beni hazırlanırken gören kızçe odamızın kapısını kapatıp büyük bir insan edasıyla şunları söyleyiverdi; 
-Anne lütfen... Sen de bu işlere başlama... Babam hergün gidiyor zaten. Sen gitmek zorunda değilsin. Bana inan!   :-(  :-(  :-(
Bir başka gün de babası gittikten sonra;
-Ben babamı gidince çok özlüyorum. Ama o okula gidiyor diye onu rahatsız etmiyorum.  :-)))


3 yorum:

  1. Turşu tarifinin altına yeğenciklerden bahsetmen reçel tarifi yerine geçmiş. Tatlılar ya;)

    YanıtlaSil